Komünist idealleri peşinde koşan Fernand ve Fransız sömürgeciliğinden kaçan Hélène, tesadüfen tanışır ve aralarında derin bir bağ oluşur. Fakat bu aşk, birçok zorlukla yüzleşmek zorundadır. Hélène, oğlu Jean-Claude ile birlikte Fernand'ın yanına taşınarak yeni bir hayata başlar. Cezayir'in sömürge altındaki gerçekliğiyle yüzleşen Fernand, halkın maruz kaldığı zulme tanık olur ve bu durum onu derinden etkiler. Bu deneyimler onu Cezayir Komünist Partisi'ne katılmaya ve bağımsızlık mücadelesine dahil olmaya iter. Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nın şiddeti artarken Fernand, Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne katılır ve silahlı direnişe geçer. Bu durum, Hélène ile olan evliliğini tehlikeye atsa da, Fernand pes etmeye niyetli değildir. Torna operatörü olarak çalıştığı fabrikaya bomba yerleştirmekle suçlanan Fernand tutuklanır. Hélène, kocasını kurtarmak için tüm gücüyle mücadele etmeye kararlıdır.